Kürt-Yahudi Kongresi: Diasporik Dayanışmanın Demokratik Ufku

Kürt-Yahudi Kongresi: Diasporik Dayanışmanın Demokratik Ufku

7 Eylül 2025 tarihinde Berlin’de gerçekleştirilecek Kürt-Yahudi Kongresi, yalnızca iki diasporanın buluşması değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler, azınlık siyaseti ve bellek çalışmaları literatürü açısından dikkate değer bir girişim olarak değerlendirilebilir. Kürtler ve Yahudiler arasında bu ölçekte gerçekleştirilen ilk organizasyon, her iki toplumun da tarihsel olarak sürgün, asimilasyon ve kitlesel şiddet pratiklerine maruz kalmış olmaları nedeniyle karşılaştırmalı bir inceleme için verimli bir zemin sunmaktadır.

Kürt diasporası, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’da kalıcı ağlar inşa etmiş, kimliğini siyasal ve kültürel faaliyetler üzerinden yeniden üretmiştir. Yahudiler ise diaspora deneyiminin en uzun soluklu, kurumsallaşmış ve küresel ölçekte etkili örneğini teşkil etmektedir. Bu bağlamda kongre, Yahudi diasporasının tarihsel örgütlenme modelleri ile Kürt diasporasının güncel kimlik ve siyasal mücadele deneyimlerinin kesiştiği bir “laboratuvar” olarak işlev görmektedir. Burada amaç, yalnızca geçmiş travmaların mukayeseli biçimde tartışılması değil, aynı zamanda geleceğe yönelik demokratik stratejilerin ve yeni ittifak imkânlarının geliştirilmesidir.

Kongrede öne çıkan tematik eksenler, diaspora çalışmalarında giderek daha fazla önem kazanan karşılaştırmalı perspektifin somut bir uygulamasını ortaya koymaktadır. Bunlardan ilki, tarihsel hafıza ve karşılaştırmalı bellek boyutudur. Yahudi Holokost deneyimi ile Kürtlerin Dersim 1937-38, Enfal ve Şengal gibi kitlesel travmaları arasındaki benzerliklerin tartışılması, kolektif acıların yalnızca etnik-toplumsal kimlik sınırlarında değil, evrensel bir insan hakları mücadelesinde yeniden anlamlandırılmasına imkân tanımaktadır. İkinci eksen, diaspora koşullarında örgütlenme deneyimleridir. Yahudilerin diasporada geliştirdiği kurumsallaşma biçimleri, Kürt diasporası için hem kimlik inşası hem de siyasal temsil açısından karşılaştırmalı bir öğrenme alanı yaratmaktadır. Üçüncü olarak, nefret söylemi ve ayrımcılıkla mücadele boyutu dikkat çekmektedir. Günümüzde Avrupa’da antisemitizm ve Kürt karşıtlığının eş zamanlı biçimde yükselişe geçmesi, iki toplumu ortak savunma mekanizmaları ve demokratik dayanışma ağları kurmaya yöneltmektedir. Son olarak, yeni ittifakların inşası tartışılmaktadır. Alman sivil toplumu, parlamentosu ve uluslararası kuruluşlarla geliştirilecek bağlar, hem azınlık haklarının korunmasına hem de Avrupa’nın çoğulcu demokrasi vizyonuna katkı sunma potansiyeline sahiptir.

Katılımcı profili, kongrenin yalnızca akademik değil, aynı zamanda siyasal boyutunu da güçlendirmektedir. Almanya Kürt Toplumu Başkanı Ali Ertan Toprak, Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Siyaset ve Din Bölümü yöneticisi Shila Erlbaum, aşırılık uzmanı Rebecca Schönebach, İsrail’in Berlin Büyükelçiliği temsilcileri, Almanya İçişleri Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Christoph de Vries, Bundestag üyeleri ve diaspora çalışmalarıyla tanınan Mehmet Tanrıverdi, etkinliğin konuşmacıları arasında yer almaktadır. Ayrıca İsrail’in Berlin büyükelçisinin ve Kürdistan’ın dört parçasından siyasetçilerin katılımı, kongreyi yalnızca bir diaspora organizasyonu olmaktan çıkararak bölgesel siyaset ve uluslararası diplomasi açısından da anlamlı bir buluşma haline getirmektedir.

Bu çeşitlilik, kongrenin epistemolojik üretim boyutunu da derinleştirmektedir. Katılımcıların farklı deneyimlerinden süzülen tartışmalar, yalnızca karşılaştırmalı tarih okumalarıyla sınırlı kalmayacak; azınlık haklarının geleceği, diasporaların demokratik işlevleri ve ulusal hafızaların yeniden inşası konularında teorik katkılar üretme potansiyeli taşıyacaktır. Kongrenin sonunda kamuoyuna yapılması planlanan ortak açıklama ise, bu tartışmaların yalnızca akademik bir çerçevede kalmadığını, aynı zamanda siyasal bir sonuç belgesine dönüştüğünü gösterecektir.

Berlin’de gerçekleştirilecek Kürt-Yahudi Kongresi, diaspora çalışmalarında ender rastlanan bir karşılaşma biçimini temsil etmektedir. Yahudi diasporasının tarihsel deneyimleri, Kürtlerin güncel kimlik ve özgürlük mücadelesiyle buluşarak yalnızca iki toplum arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Avrupa’nın çoğulcu demokrasi arayışlarını da beslemektedir. Dolayısıyla kongre, uluslararası siyaset ve diaspora literatüründe bir ilk olma özelliğiyle öne çıkmakta; Kürtlerin ulusal hafızasının güçlenmesine, Yahudilerin tarihsel deneyimlerinin paylaşılmasına ve ortak bir demokratik ufkun inşasına katkı sunmaktadır.

Diğer Haberler