Devletin İç Düşmanı Kürdler

Cumhuriyet tarihi boyunca devletin Kürtlere dair ürettiği belgeler, yalnızca güvenlik bürokrasisinin değil, aynı zamanda ideolojik aygıtların da temel dayanaklarını oluşturmuştur. Bu belgeler arasında yer alan Jandarma Genel Komutanlığı’nın hazırladığı Kürt Raporu, niteliği itibarıyla 1925 Şark Islahat Planı’ndan sonra en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmelidir.
Raporun gün yüzüne çıkartılması, sıradan bir akademik çaba değil, uzun soluklu bir hukuk mücadelesinin sonucudur. Bu bağlamda Ruşen Arslan’ın katkısı, devletin Kürt Meselesi’ne dair hafızasında yer alan 42 bin sayfalık bir arşivin açığa çıkmasıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda bu arşivin siyasal-toplumsal anlamını çözümlemeye dönük bir entelektüel çaba ile birleşmiştir.
Kitap, ilk olarak 1969’da kurulan Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) hareketini merkeze alarak Türkiye’deki Kürt gençliğinin siyasal taleplerinin neden ayrı bir örgütlenme ihtiyacı doğurduğunu açıklamaktadır.
Sol hareketlerin Kürt Meselesi’ne bakışındaki sınırlılıklar, Kürtlerin kendi ulusal örgütlenmelerini inşa etmelerinin gerekçelerinden biri olmuştur. Ayrıca DDKO davalarında kullanılan yargı pratiği “kişiden delile ulaşma” yöntemi devletin Kürtlere karşı uyguladığı hukuk dışı mekanizmaların erken örneklerinden biridir.
Bu durum, işkenceden iftiraya uzanan geniş bir repertuvarın “hukuki delil” üretme adına meşrulaştırıldığını göstermektedir.
Arslan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devredilen ideolojik sürekliliği üç aşamada ele alır:
Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük.
Osmanlıcılık
Çok uluslu imparatorluğun farklı unsurlarını kapsamak üzere geliştirilen bir formül olmakla birlikte, Tanzimat (1839) ve Islahat Fermanı (1856) ile eşitlik ilkeleri tanınmış olsa da pratikte milleti hâkime ve milleti mahkume ayrımı devam etmiştir.
- Abdülhamit döneminde ön plana çıkan İslamcılık, Kürt beyleriyle kurulan geleneksel ittifakı bozmuş, Hamidiye Alayları ve Aşiret Mektepleri aracılığıyla Kürt toplumsal yapısının devlet denetimi altına alınmasını hedeflemiştir.
Nihayet İttihat ve Terakki döneminde Türkçülük ideolojisi hegemonik hale gelmiş, bu ideoloji yalnızca bir asimilasyon programı değil, aynı zamanda etnik mühendislik projesi olarak pratiğe geçirilmiştir.
Mevlanzade Rıfat’ın aktarımlarına dayanarak Dr. Nazım’ın sözleri:
“Biz bu ihtilali bu toprakların Türk yurdu olması için yaptık, benim dinim Turandır” bu zihniyetin radikal boyutunu gözler önüne sermektedir.
Cumhuriyet hükümetleri, bu çizgiyi devralarak devlet-toplum ilişkilerinde Kürtleri asimile edilecek Müslüman unsur kategorisi altında tanımlamış, buna uygun politika araçları geliştirmiştir.
JGK raporunda devletin aşiret liderlerine yönelik yaklaşımı dikkat çekicidir. Devlet yanlısı aşiretlerin dahi sürgün gerekçeleri, devletin Kürt toplumuna karşı güvensizlik siyasetini gözler önüne sermektedir. Bu durum, dost kabul edilen aşiretlerin bile her an potansiyel tehdit olarak algılandığını göstermektedir.
Raporda yer alan su kaynakları, petrol, uranyum gibi doğal zenginliklerin vurgulanması ise Kürdistan coğrafyasının jeopolitik öneminin, siyasal baskı politikalarının arka planında belirleyici bir faktör olduğunu açığa çıkarır.
Arslan, eserinde yalnızca rapor metinleriyle yetinmemiş, Barış Ünlü’nün “Türklük Sözleşmesi” kavramını ve İsmail Beşikçi’nin bu sözleşmeye yönelik muhalefetini de tartışmaya dahil etmiştir. Bu bağlamda, Beşikçi’nin entelektüel mirasıyla birlikte Arslan’ın hukuki mücadelesi, devletin resmi ideolojisine karşı geliştirilen alternatif bilgi üretimlerinin sürekliliğini temsil etmektedir. Kitap, sadece bir arşiv çalışması değil, aynı zamanda devletin Kürt meselesini algılama biçiminin tarihsel sürekliliğini gözler önüne seren bir siyasi analizdir.
Son tahlilde, Devletin İç Düşmanı Kürtler adlı eser, devletin Kürtlere dair ürettiği gizli belgelerin açığa çıkartılmasıyla yetinmeyip, bu belgelerin tarihsel, ideolojik ve politik bağlamını ele alan bütünlüklü bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle hem Türkiye’de Kürt Meselesi’ne dair literatürün önemli bir boşluğunu doldurmakta, hem de devletin derin dehlizlerinde saklanan belgelerin toplumsal hafıza açısından taşıdığı önemi ortaya koymaktadır.
Hüsamettin Turan yazdı…
Kaynaklar
Arslan, Ruşen. Devletin İç Düşmanı Kürtler. İstanbul: Belge Yayınları, 2020.
Beşikçi, İsmail. Bilim Yöntemi: Türkiye’de Kürtler. Ankara: Yurt Yayınları, 1991.
Ünlü, Barış. Türklük Sözleşmesi: Oluşumu, İşleyişi ve Krizi. Ankara: Dipnot Yayınları, 2018.
Rıfat, Mevlanzade. Tarih-i Fırka-i İttihad ve Terakki. İstanbul: İletişim Yayınları, 2004.
Zürcher, Erik Jan. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları, 2019.