KCK’den Neçirvan Barzani’ye hakaret

KCK, 10 Ekim günü bir açıklama yayınlayarak Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani’ye hakaret eden bir açıklama yayınladı. KCK açıklamasında Kürdistan Bölge Başkanı’nın unvanını bile anmadan “Türk devletinin argümanları ile konuşmak” ile suçladı.
Neçirvan Barzani, Rojava için Türkiye’ye karşı tavır almıştı
Kürdistan Bölge Başkanı Neçirvan Barzani 8 Ekim 2025 tarihinde MERİ Forum’unda konuştu. Konuşmasının büyük bir bölümünü de Rojava’ya ayırdı. Bölge Başkanı Barzani konuşmada Rojava’nın “silahlı yapısını dağıtma” önerilerine karşı çıktı ve merkezi bir Suriye değil Kürtlerin ve tüm birleşenlerin haklarının korunduğu bir sistem önerdi. Barzani’nin Rojava değerlendirmesi oldukça yapıcı ve Kürtlerin tutumu açısından oldukça önemliydi. Bu, konuşma ile Türkiye ve Kürt haklarının minimalize edilmesini isteyen tüm güçlere de tavır aldı.
Ayrıca bir diğer başlık olarak da Bahçeli, Erdoğan ve Öcalan arasındaki “süreç” meselesini de yorumladı. Barzani konuşmasında PKK’nin gerekli adımları atmadığını belirtti ve Öcalan’ın düşüncelerinin net olduğunu söyledi.
KCK yönetimi ise, Barzani’nin yaptığı Kürtlerin çıkarlarını her yönüyle savunan konuşmadan cımbızlama yaptı ve Neçirvan Barzani’nin konuşmasını çarpıttı. KCK açıklamasında öncelikle kendilerinin gerekli tüm adımları attığını iddia etti ve ardında da Neçirvan Barzani’nin tam da Öcalan’ın 9 Ekim’de Şam’dan çıktığı tarihte bu konuşmayı yapmasının manidar olduğunu da belirtti. Yani KCK’ye göre Neçirvan Barzani oturmuş düşünmüş, 9 Ekim’de Öcalan Şam’dan çıkmıştı acaba bugün ne söyleye bilirim demiş. Şaka gibi bir yorum.
Neçirvan Barzani eksik söylemiş…
Neçirvan Barzani’nin söyledikleri her açıdan doğrudur. Hatta eksik bile söylenmiştir. PKK kendini sözde feshetmiş ama varmış gibi de hareket ediyor. Hala Kürdistan Bölgesi’nin dağlık yerlerinde duruyor, kontrol noktaları kurup gelen geçeni kontrol ediyor, yeni mevziler yapıyor, tünel yapıyor. Halk hala köylerine gidemiyor. Madem kendini feshettin o zaman ne diye Güney Kürdistan halkının geleceğini ve bugününü ipotek altına alıp, topraklarına el koyuyorsun.
Madem silahların nasıl bırakılacağı konusunda anlaşmamışsınız o zaman niye kendinizi feshettiniz? PKK’nin adından kurtulup yeni yeni versiyonları ile bu halkın boynuna ip atmaya devam etmek için mi?
Madem silahlı savaşı durdurdun -kaldı ki Cemil Bayık çıkıp “eğer süreç başarıya ulaşmasa da bir daha Türkiye’ye karşı silahlı mücadele yürütmeyiz” dedi- madem bir daha da Türk devletine silah doğrultmayacaksın o zaman niye Kürdistan Bölgesi topraklarında Metina’da, Gare’de, Kandil’de güç tutuyorsun.
PKK’nin tutumu nereden baksanız tutarsızdır, anlamsızdır. Yani Neçirvan Barzani doğru söylemiştir hatta siyasi ve diplomatik nedenlerle az bile söylemiştir.
KDP baştan itibaren PKK’nin kendini feshetmesi konusunda nettir, sürecin yarasız beresiz atlatılması içinde elinden geleni yapmıştır. KDP bu süreç için bin tane iyi iş yapmış. Fakat PKK bu işler için çıkıp bir teşekkür bile etmemiş. Onu bırakın KDP’nin olumlu rolüne vurgu bile yapmamış. Onu da bırakın KDP’ye alttan alta saldırılarını devam ettirmiştir. PKK daha birkaç gün önce Şengal’de Başkan Barzani’nin yüzüne kan sürülmüş fotoğraflarla yürüyüş yapmıştır. Yani KDP düşmanlığından tek bir adım atmamıştır.
PKK, Kürdistan Bölgesi yönetimine ve KDP’ye şunu diyor: Ben senin tüm diplomatik, siyasi ve ekonomik imkanlarından faydalanacağım, başım sıkışınca sana başvuracağım, gerekirse beni sırtında taşıyacaksın ama beni eleştirmeyeceksin, bana hiçbir şey demeyeceksin.
PKK neden Neçirvan Barzani’nin unvanını tanımadı?
KCK’nin mektubunda Bese Hozat’ın şunun bunun unvanı var ama Neçirvan Barzani’nin yok. Bu Neçirvan Barzani ile alakalı bir durum değildir. Bu PKK’nin Kürdistan Bölgesi’nin siyasi ve idari varlığını tanımaması ile ilgilidir. Bu başta Türk devleti olmak üzere Kürdistan sömürgecilerinin “Kürtler geridir, Kürtlerden bir şey olmaz” düşüncesinin yansımış halidir.
Dünya Başkanlarının tanıdığı, dünya devletinin tanığı Kürdistan Bölgesi’ni, Kürdistan Bölgesi Başbakanı’nı, hükümetini, bölge başkanlığını PKK tanımıyor. Bu düşmanlık değil de nedir? Bu sömürgecilerle aynı çizgide durmak değil de nedir?
PKK’nin bu kadar pervasız olmasının altında elbette kendi karakterinin vardır. Fakat öte yandan Kürdistan Bölgesi medyası ve aydınlarının “süreç” denen meseleyi iyice deşifre etmemesinin de payı büyüktür.
Ve burada hemen Rudaw’a da birkaç eleştiri yapıla bilir. Çünkü Rudaw yayın çizgisinin yöneticileri ve içinde yer alan PKK’ye yakın kişiler kendini paralarcasına PKK propagandasının bir parçası olmuştur. PKK medyası ile aynı çizgide hatta onlardan daha çok PKK’yi aklamıştır. Şimdi KCK açıklama ile Neçirvan Barzani’ye hakaret edince da görmedim-duymadım-bilmiyorum siyasi uyguluyor.
İşte PKK’nin elini güçlendiren bu duruştur. PKK’yi bu kadar herkese hakaret etmeye cesaretlendiren bu duruştur.