16 Ekim Kerkük işgali YNK’nin teslimiyet politikalarının bir sonucudur

16 Ekim 2017’de Kerkük işgal edildi. Kasım Süleymani’nin yönettiği operasyonda İran Devrim Muhafızları, İran yanlısı Şii Haşdi Şabi güçleri ve Irak ordusu vardı. Kürtlerin belleğinde ki bu acı olayın üstünden 8 yıl geçti.
Bu işgal ile Kürdistan topraklarının yüzde 51’inin Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin aldığı karar doğrultusunda Şii güçlere teslim edildi.
Daha sonra ise Haşdi Şabi’nin lideri olan ve Irak’ta hiçbir resmi görevi olmayan Hadi Amiri’i ile YNK’nin lideri Bafel Talabani arasında 9 maddelik bir anlaşma yapıldığı ortaya çıktı.
İhanet anlaşmasının 9 maddesi
Bilgilere göre, dinilen bilgilere göre 16 Ekim günü gece yarısından sonra İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi Lideri Hadi El Amiri Kerkük’te Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Genel Sekreteri merhum Celal Talabani oğlu Pavel Talabani, eşi Hero Talabani ve KYB İstihbarat Müdürü olan yeğeni Lahor Şeyh Cengi ile bir araya geldi.
Yapılan görüşmede Kerkük’teki petrol sahaları ve havaalanının Irak Güçleri ile Haşdi Şabi’ye verilip KYB’ye bağlı Peşmerge güçlerinin söz konusu yerlerden çekilmesi üzerine uzlaşıldı.
Anlaşmanın maddeleri şunlardı:
- Iraklı güçler, tartışmalı bölgelere yeniden konuşlanacak ve Peşmerge Güçleri geri çekilecek.
- Kerkük dahil 17 kasaba ve nahiye merkezi hükümete teslim edilecek.
- Kerkük merkezinde ortak yönetim olacak. 15 Kürt mahallesi Kürtler, 25 mahalle de diğer oluşumlar tarafından yönetilecek.
- Kerkük’teki stratejik yerlerin yönetimi merkezi hükümette olacak; K1 askeri üssü, havaalanı ve petrol yatakları.
- Süleymaniye Havalimanı’nın açılması.
- Süleymaniye ve Kerkük’teki memur maaşlarının merkezi hükümet tarafından ödenmesi.
- Süleymaniye sınırındaki peşmergelerin maaşlarının merkezi hükümet tarafından ödenmesi.
- Halepçe, Süleymaniye ve Kerkük bölgesinin kurulması.
- Yeni bölge için bir yeni bir hükümetin kurulması.
Goran Milletvekil Mesut Haydar’ın deşifre ettiği bu anlaşmayı Pavel Talabani’de kabul etmişti. YNK’nin şimdiki lideri Bafel Talabani o dönem katıldığı Amerika’da yayın yapan A Haber’e katılarak “YNK yönetimindeki 50 kişiden 38’inin imzaladığı belge elimde” diyerek Kerkük’ü bir anlaşma ile sattıklarını kabul etti ve elindeki imza listesini de gösterdi.
Anlaşma Kürdistan’ın işgaline kapı açıyordu
Bu anlaşma maddeleri sadece Kerkük ile ilgili bir durum değildi. Bu anlaşma Kürdistan Bölgesi’nin iki parçaya bölünmesi ve statüsünün yıkılmasıydı. Ortada büyük bir kirli plan vardı ve Kerkük’ü işgal eden güçler Pirde üzerinden Hewler’e ve Sihela üzerinden de Duhok’a doğru ilerlemeye başladılar. Amaç Hewler’i düşürmekti.
Aslında plan büyüktü fakat araya Barzani siyasi hareketinin uluslrarası alanda dipolamatik atağı ve askeri alanda da Peşmerge güçlerinin 20 Ekim günü Pirde ve Zumar cehpesindeki büyük direnişi girdi. Ve YNK ile Şiiler arasındaki 9 Maddelik anlaşmanın sadece bir bölümü uygulana bildi.
KYB Lideri Kosret Resul: Bu tarihi bir ihanettir
Söz konusu görüşmeye Talabani ailesi dışında KYB’nin üst düzey isimlerinin katılmadığı bildirilirken Talabani’nin vefatından sonra geçici olarak KYB Genel Sekreterliği’ne getirilen Kerkük Bölge Komutanı Kosret Resul, Talabani ailesinin İran ile yaptığı anlaşmayı ihanet olarak nitelendirerek, ”Bazı KYB’lilerin Bağdat saflarına katıldığı doğrudur. Bu tarihi ihanettir. İrademiz kırılmayacak” açıklaması yaptı.
Kosret Resul olaylardan 2 gün sonra yaptığı açıklamada, “Kerkük ve Xurmatu’daki felaketin sorumluluğu KYB içindeki geri kalmış zihniyetin boynundadır.” demişti.
Anlaşmaya tepki gösteren Kerkük Valisi Necmeddin Kerim de saldırının başlamasının hemen ardından halkı silahlı direnişe çağırmış ve Kerkük işgalinden sonra ise 16 Ekim ihanetini yapanların nezdinde ihanetin çok kolay olduğunu belirtmişti.
Dönemin 70 Peşmergeleri Komutanı ve KYB’nin üst düzey isimlerinden Cafer Şeyh Mustafa da, KYB içerisinde Irak Hükümeti ve Haşdi Şabi ile ilişkide olan bir grubun olduğunu ve bu grubun Kerkük’ü teslim ettiği gibi Süleymaniye, Erbil ve Duhok’u da teslim etmek istediğini dile getirmişti.Mustafa, söz konusu KYB’li ekibin Haşdi Şabi ve Irak Ordusu’nu Süleymaniye’ye kadar getirmek istediğini söylemişti.
İhanet devam ediyor
PKK’nin de Kerkük ihanetine doğrudan katılımı olduğu da biliniyor. PKK Duz Xurmatu ve Kerkük çevresindeki güçlerini YNK ve Haşdi Şabi ile koordineli biçimde Süleymaniye ve Mahmur Kampına çekti. Daha sonra da özellikle Türkçe basında olayın ters yüz etmek için büyük bir kampanya başlattı. PKK, Kerkük’te kendisinin de iştrak ettiği ihaneti gizleyerek 25 günü yapılan Kürdistan bağımsızlık referandumunu hedef gösterdi. Hala da aynı siyaseti devam ediyor.
16 Ekim ihaneti sadece Kerkük’te değil tüm Kürdistan Bölgesinde olumsuz sonuçlara yol açtı. YNK hala da Şii cephe ile ortaklığını ve onlara dayanak Kürdistan’da iktidar olma mücadelesini ise sürdürüyor.
Kerkük ihanetinin 8. Yılında ortaya çıkan manzara şudur: İhanet yargılanmalı ve ihanet edenler hesap vermelidir. Yoksa kendilerini sürekli yaşatarak Kürtlere zarar vermeye devam ediyor.