Salahattin Demirtaş Türklüğü Seçti!

Salahattin Demirtaş Türklüğü Seçti!

Salahattin Demirtaş, 17.06.2025, Edirne cezaevi’nden “Hamaset Değil Cesaret Zamanıdır” ismiyle bir yazısı (veya mektubu, açıklaması) yayinlandı. Ben bu mektuptan sadece bir paragrafı alıp değerlendireceğim. Çünkü Kurdlere ihanet belgesi olarak bu yeterlidir. Bu değerlendirme; bir kısım kurdün bu ve bunun gibileri kendine; “vizyon sahibi adam, iyi adam, iyi başkan, maxdur başkan, Başkan Selo” gibi ünvanlarla kudsadığı için, bu kudsamanın Kurd mileti için ne tür vahim sonuçlar doğurduğunu görmeleri için değerlendireceğim. Yoksa, zaten ulu şifleri Öcalan/Bahçeli projenin aktörleri olarak sah almışlar çoktan.

Zaten, kendilerini “Bizler türkiye toplumu olarak” olarak görenler için bir sorun yok. Onlar zaten Türkiyelileşmeyi ve türkleşmeyi kabul ederek, “Türk devletini de kendi devletleri olarak gördükleri” için, bu belirlemeler ve talepler onlara dokunmuyor. O açıdan değerlendirmem onları iknaya yönelik değil, onlar kararlarını vermişler, yollarını Kurd millet davasından ayrılmişlar ve  kendilerini; “86 miliyonluk bir halk ordusuna” ait kabul ediyorlar! Yani devşirme Türkiyenin halkı olma kararını vermişler!

Peki bu çağrılar, bu düşünsel kırılmalar ve biz gidiyoruz, bizimle gelmeyenler; “maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir.” diyerek, bir ulusu tehdit etme ve onun kaderi ile oynama curetini nerden buluyorlar? Bu sorunun bir cevabı mutlaka olması gerekiyor! Cevabı “hapistedir, mağdurdur, çocuklarını-karısını özlemiş” gibi cevaplar değildir elbet. Çünkü 100 yıldır, türk zindanları Kurdlerin ikinci adresi görevi görüyor! Her evden mutlaka bir zindanlı ve bir ölü, bir kayip vardır. Zaten bu bile, başlı başına kurdler ile Türk devleti, türkler ile kurdleri karşılaştırmaya ve sonuca gitmeye yeterli malzeme sunuyor. Gerisi zaten, ya bir kırılmadır yaşiyorsunuz, ya da siz devletin elemanı olarak iş görüyorsunuz demektir. Bunun ortası yok.

Gelelim Salahattin Demirtaş’ın “Hamaset Değil Cesaret Zamanıdır” adlı açıklamasının sözü edilen paragrafına:

“Böyle dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bin kazanmadan kimseye bir vermez. Bizler türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provakasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 86 miliyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız.” (!)

Sallattin Demirtaş için; bu dönemde kurdlerin türklerden ayrılması, ayrı devlet kurma ve kendi toprakları üzerinde egemen millet olma hesapları,” küçük hesaplar” olarak öngörülüyor; “türklerden yana olmak ve türklere çalışmak büyük hesaptır” ve “maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir.” diyerek, bir de Kurd miletini, “eğer bizim dediğimize uymasanız, sizi bekleyen çokça katliam var” diyerek, tehdit ediyor!

Bu tehdidi neye bağliyor, Ortadoğu’daki yeni gelişmelere bağliyarak; sakın ha, İsrail, Amerika ve batı emperyalistlerin yanında yer almayin, orda sonunuz felaket olur. “emperyalizm bin kazanmadan kimseye bir vermez” diyerek bizi türklüğe davet ederek; “Bizler (kendini Kurd gördüğü için kurdleri kasederek) Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız” Yani diyor ki; emperyalistler bin kazanıp, bir veriyor, ama türkler bir alıp bir verecek! Peki adama sormazlar mı 101 yıllık türk dğevleti kurdlerden ne aldı ve ne verdi? Bunun muhasebesini “vicdanlı bir kurd” olarak yaptın mı ki bu sonuca geldin? Hiç zanetmiyorum. Aklı başında her Kurd “bextê Romê reşe, pê bawer neke” der sana Salahattin!

Sykes-Picot gizli anlaşma ile, 100 yıl önce Kurd toprakları, dönemin emperyal güçleri tarafından bölüştürüldü ve Lozan anlaşması ile bu bölüşme resmileştirilerek, eskiden iki parça olan Kurdistan toprakları, dört parçaya bölüştürülerek dört devlete bırakıldı. Irak, Suriye, Türkiye ve İran.

100 yıl sonra bu topraklarda yeni bir dizain süreci görünüyor. Irak devleti bir federal devlete dönüştürüldü ve ordan bir Kurdistan federasyonu çıktı. Suriye rejimi yıkıldı ve orda Doğu-Batı Kurdistan topraklarının bir kısmında defakto bir durum var ve yeni Surîye inşa sürecinde bir statüya uluşma şansı var. İran topun ağzındadır ve geleceği tehlikededir.

Bu baylar çıkmiş bize “türkiye hizmet edin” bu yeni değişimlere “taraf olmayin” diyor ve bunu da Kurdlük adına yapıyorlar.

Yeni Diyap Axa’lar ve yeni Lozan şakşakçıları rölünü üstlenmek istiyorlar. Ama dönem farklı, kurdler farklı ve Kurdistan’ın durumu farklı!

Kurdlerden yeni Diyap Axalar çıkar elbet, ama rağbet görmezler, çabuk teşhir olurlar. Çünkü o dönemin Kurd önderlerinin yeni nesil torunları olarak sahadayiz ve elimiz kalem tutuyor ve haberleşme ve örgütleme ağlarımız, ilişkilerimiz, olanaklarımız güçlü. İşbirlikçi Selolara, Apolara bu iş bırakılmayacak.

Diğer Haberler