Kurdler ve “Türk Devlet Aklı”!

Kurdler ve “Türk Devlet Aklı”!

“Rojava Kırmızı Çizgimdir” Söylencesi – Ayşe Hür imzası ile “Netewe Com” sitesinde bir makale yayınlandı. Özellikle Abdullah Öcalan’a ait olduğu iddia edilen “Rojava Kırmızı Çizgimdir”(!) algısı üzerine, Türk “devlet aklı” ve devlet-Öcalan’ın gerçek yapısal özellikleri ve ilişkileri üzerine çok önemli bazı belirlemelerde bulunuyor ve bir değerlendirme sunuyor. Ben bu değerlendirmeden sadece bir paragraf alarak; “Türk devlet aklının ne olduğu ve bu devletin Kurdler için ne düşündüğünü, bu paragrafta Ayşe Hür’ün Kurdlere ne izah etmeye çalışacağını irdeleyeceğim.

Ayşe Hür Diyor ki:

“O pek övülen ‘devlet aklı’ bence gayet açık konuşuyor. Bahçeli’nin daha önce yaptığı tehditlerle bunu birleştirince “Devlet’te iki kanat olduğunu, bunlardan birinin Ortadoğu’da haritalar yeniden çizilirken, Türkiye’nin genişlemesinin önünde bir bariyer olabilecek Rojava temelli bir bağımsız ‘Entite’nin daha doğmadan boğulması için Öcalan’la işbirliği yaparak, Kürtleri ‘Türkiyelileştirme’ adı altında asimile etmeyi merkeze aldığını, diğer kanadın ise, aynı saiklerle hareket ettiği halde, ‘Ortadoğu’da genişlemek için Kürtlere ihtiyacımız yok, ezelim geçelim’ dediğini düşünmek mümkün. Yani ortada ‘Kürtlerin de kendi kaderlerini tayin hakkı olmalı, Kürtlerin de hukuki statüleri olmalı’ diyen bir ‘devlet aklı’ yok. Zaten Türk milli devletinden bunu bekleyen ancak zekâ özürlü biri olabilir.”

Ayşe Hür’ün bu paragrafını, daha sade ve anlaşılır bir şekilde, açarak genişletelim: Paragrafta, Türkiye’deki “devlet aklının” Kürt meselesine yaklaşımı ve bu yaklaşımın iki farklı kanadı olduğu öne sürülüyor. Bu kanatların, Ortadoğu’daki jeopolitik gelişmeler ve Türkiye’nin bölgedeki olası genişleme hedefleri doğrultusunda farklı stratejiler izlediği belirtiliyor.

Şimdi bu fikirleri adım adım açıklayayım:

  1. “Devlet Aklı” ve İki Kanat: Paragrafta, Türkiye’deki devlet yönetiminin (veya “devlet aklının”) Kürt meselesine yaklaşımda iki farklı görüşe sahip olduğu ifade ediliyor. Bu görüşler, Kurd ve Kurdistan meselesini çözme yönteminde farklılık gösteriyor, ancak nihai hedefleri benzer: Türkiye’nin bölgesel gücünü artırmak ve Ortadoğu’da haritalar yeniden çizilirken avantaj sağlamak.
  1. Birinci Kanat: Öcalan’la İşbirliği ve Asimilasyon:

Bu kanat, Rojava’da (Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin kontrol ettiği bölge) bağımsız ya da özerk bir Kürt oluşumunun Türkiye’nin bölgesel genişleme hedefleri için tehdit oluşturabileceğini düşünüyor.

Bu nedenle, PKK lideri Abdullah Öcalan’la bir tür iş birliği yaparak Kürtleri “Türkiyelileştirme” politikası izlemeyi öneriyor. Bu, Kürt kimliğini Türk ulusal kimliği içinde eritmeyi (asimilasyonu) ve Kürtlerin ayrı bir siyasi ya da hukuki statü taleplerini engellemeyi amaçlıyor.

Yani, bu strateji Kürt meselesini “yumuşak güçle”, diyalog ve entegrasyon görüntüsü altında çözmeye çalışıyor, ama asıl hedef Kürtlerin bağımsız bir varlık olmasının önüne geçmek.

  1. İkinci Kanat: Sert Politikalar ve Bastırma:

Diğer kanat ise Kürt meselesine daha sert bir yaklaşımla yaklaşıyor. Bu görüşe göre, Ortadoğu’da Türkiye’nin genişlemesi için Kürtlerin desteğine ihtiyaç yok.

Bu grup, Kürtlerin taleplerini bastırmayı, yani askeri ve siyasi yöntemlerle Kürt hareketini etkisiz hale getirmeyi savunuyor. Rojava’daki ya da Türkiye’deki Kürt siyasi hareketinin herhangi bir özerklik veya bağımsızlık kazanmasını engellemek için daha agresif bir tutum sergiliyor.

  1. Kürtlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı: Paragraf, her iki kanadın da Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı (örneğin, özerklik, federasyon veya bağımsızlık) gibi bir fikri desteklemediğini vurguluyor. Türk milli devlet yapısının, Kürtlerin ayrı bir hukuki veya siyasi statüye sahip olmasını kabul etmesi beklenmiyor. Bu, devletin temel yapısı ve milliyetçi ideolojisiyle çelişkili görülüyor.
  2. Zeka Özürlü Yorumu: Paragrafın sonunda, Türk devletinden Kürtlerin haklarını tanıyacak bir yaklaşım beklemenin gerçekçi olmadığı, bunu beklemenin ancak “zeka özürlü” birinin yapacağı bir hata olacağı belirtiliyor. Bu ifade, devletin yapısal olarak Kürtlerin ayrı bir statüye sahip olmasını kabul etmeyeceği görüşünü sert bir şekilde vurguluyor.

Özetle: Paragraf, Türkiye’deki devlet aklının Kürt meselesine iki farklı stratejiyle yaklaştığını savunuyor: Bir grup, Kürtleri asimile ederek ve Öcalan’la diyalog kurarak kontrol altına almayı planlarken; diğer grup, Kürt hareketini sert yöntemlerle bastırmayı tercih ediyor. Ancak her iki grup da Kürtlerin bağımsız bir statü kazanmasını istemiyor ve Türkiye’nin Ortadoğu’daki jeopolitik hedeflerini önceliyor. Bu görüşe göre, devletin Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkını tanıması mümkün değil, çünkü bu, Türk milli devletinin yapısına aykırıdır.

Özellik MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’de yaptığı “Terörist başı gelsin, mecliste örgütünü feshettiğini açıklasın ve örgüte silahları ile birlikte teslim olma çağrısı yapsın, biz bu yeni paradigma ile yeni bir süreci başlatırız” şeklindeki çağrıdan sonra; Gazeteci ve Yazar Ayşe Hür, bu alandaki amaç ve gelişmelerle ilgili görüşlerini açtı.

Şüphesiz, biz Kurdlerin Türklerle ve Türk devleti ile 101 yıllık bir tarih deneyimimiz var. Bu tarih deneyimimiz; inkâr, gözyaşı, katliamlar, jenosit, zindan ve sürgün siyasetidir. Kısacası Kurdler bu 101 yılda Türk devletinden sadece barbarlık gördü.

Aklı başında her Kurd, geriye dönüp, bu 101 yıllık tecrübelere dayanarak, Türk devletinin, Kurd milleti ve Kurdistan hakkında ne düşündüğünü, tarih hafızasını kurcalarsa, bu devletin düşünsel yapısında ve kodlarında Kurdler için iyi bir şey olmadığını net bir şekilde bilince çıkarır.

Ayşe Hür de empati yaparak bu sürece ilişkin bir değerlendirme sundu.

Abdullah Öcalan, iyi eğitilmiş bir Türk devlet memurudur ve Kurd masasından sorumlu bir görevlidir. Özellikle Abdullah Öcalan ve onun örgütü etrafında birikenler, bu gerçeği görürler mi görmezler mi, bu onların sorunu. Ama biz her zaman gerçekleri milletimize anlatmakla mükellefiz.

Barbarlık, inkar ve yok etme, kendine benzetme üzerine kurgulanmış bir yapı, parçalanmadan, ondan olumlu bir şey çıkmaz. Kurdlerin bu gerçeği anlaması ve buna göre kendi kendilerini organize etmesi ve millet olarak mevzilenmesi gerekiyor.

Diğer Haberler