Öcalan Koşulsuz Serbest Bırakılmalıdır!

Öcalan Koşulsuz Serbest Bırakılmalıdır!

2011-2014 arası süreçte olduğu gibi “ev hapsi ve öz savunma” gücü gündeme geldiğinden beri ısrarla bir noktaya dikkat çekmeye çalıştık.

Dikkat çektiğimiz nokta, Öcalan’ın dışarı çıkma gibi bir isteğinin olmadığı, İmralı’da kendisini güvencede hissettiği idi. Her ne kadar PKK kitlesi sokaklara çıkıp “Öcalan’a özgürlük” dediyse de, PKK/HDP yöneticilerinin özellikle dillendirdiği çözüm “ev hapsi”dir. Öcalan, devlet güvencesi olmadan dışarı çıkmak istemez. Çünkü dışarı çıktığında kendisini güvende hissetmez. Tüm siyasi yaşamı sömürgeci devletlerden birinin istihbaratının kanatları altında geçen Öcalan, Kürdistan’da, Kürd halkı içinde yaşayacak cesarete sahip değildir. Öcalan birçok avukat görüşmelerinde “güvenlikle” ilgili endişelerini dile getirdi. Tamamıyla Öcalan’ın söylemlerine ve bağıntılı olaylara dayanan iddialarımızın çoğu “komplo teorisi” olarak görülmekteydi; Özellikle de Apocu çevreler bu tür iddialarımıza sert tepki vermekte ve bizi suçlamaktadır. Hafıza sorunu yaşayan ve okuma tembeli olan bu insanlar, Öcalan’ın Görüşme Notlarını takip etme zahmetine katlansalardı, söylediklerimizin birincil dayanağının Öcalan söylemleri olduğunu görürlerdi.

Öcalan, “öz savunma” gücü ile ilgili olarak farklı Avukat görüşmelerinde dile getirdiği düşüncelerini, ‘devlet her yerde olacak, resmi dil Türkçe olacak, devletin askeri-polisi olduğu gibi Kürdistan’da varlığını sürdürecek, ‘öz savunma’, devletin güvenlik güçlerine bir alternatif olmayacak ve bir nevi zabıta işlevi görecek’ şeklinde ifade etti.

“Öz savunma” gibi bir gücün varlığına neden gereksinim duyulduğunu ise Öcalan, Murat Karayılan’ı örnek vererek ‘dağdan inecek olan insanların birçok düşmanı vardır. Karayılan normal yaşama geçtiğinde kendisini farklı düşmanlarından nasıl koruyacaktır’ diyerek, Karayılan şahsında kendi endişelerini dile getiriyordu aslında.

Öcalan Devlet ile anlaştıktan sonra, devletin onayıyla ve yasalar ile görev alanı belirlenmiş özel bir koruma birliği, kime karşı Öcalan’ı koruyacaktı?

Devletin askeri, polisi ve resmi olmayan güvenlik birimlerinin mevcut konumunu koruduğu bir gelecekte, Kürdistan’da “öz savunma” bugünkü koruculuk sisteminden çok ta farklı olmayacaktı ve Öcalan’ı sadece ve sadece Kürdlere karşı koruyacaktı(!)

Aslında ne Öcalan serbest kalmak istiyor ne de devlet Kürdlerin Öcalan denetiminden çıkmasını istiyor. Yaşanan kördüğümün temel sebebi iki tarafın da çözüm istememesidir.

Bu kördüğümün çözülmesi için en sağlıklı yol, Öcalan’ın koşulsuz serbest bırakılmasıdır. Çünkü Kürd/Kürdistan Sorunu, hem devlet hem de PKK ve türevleri tarafından sadece Öcalan’a endekslendiği için, Öcalan sorunu çözülmeden Kürdlerin ulusal talepli mücadelesinin sağlıklı bir zemine oturması olanaklı görünmüyor. Bu nedenle, Öcalan’ın misyonunu, devlet bağlantısını bilen Kürdistanlıların herkesten çok Öcalan sorununun çözülmesini istemelidirler. Ve PKK ve türevlerini de, ‘Öcalan’ın koşulsuz serbest bırakılması için’ tavır almaya zorlamalıdırlar. Ev hapsi talebi, Öcalan’ın Kürdler üzerindeki etkisini sürdürme ve PKK iktidarını devlet desteğiyle Kürdistan’da devam ettirme anlayışının bir ürünüdür.

Görünmeyen “Tanrılar” her zaman “insan biçimli Tanrılardan” daha çok kitleleri etkiler;

“Vahiler” her zaman gerçek konuşmadan daha çok kitleleri etkiler…

‘Ev hapsi’, devletin korumasında olacağı için, Öcalan mutlak bir güvencede olur. Tıpkı İmralı’da olduğu gibi sözcüleri vasıtasıyla “vahilerle” etkisini sürdürecek olan Öcalan, kitleleri sokağa dökmek istediğinde de, ‘bulunduğu evin duvar boyalarını’ gerekçe gösterme şansına sahip olacaktır.

Oysa koşulsuz serbest bırakılan bir Öcalan, hem gerçek niteliğiyle tanınacağı için kitle üzerindeki etkisini kaybedecek hem de Kürdistan’da yarattığı tahribatlardan dolayı Kürdler tarafından yargılanıp cezalandırılmaktan kurtulamayacaktır.

Devletin hem Kemalist hem de Türk-İslam kanadı, Kürdlerin sisteme entegrasyonu, ulusal taleplerin yok sayıldığı ve bazı bireysel haklarla sorunu geçiştirme noktasında hemfikirler. Öcalan vasıtasıyla Kürdlerin denetlenmesi konusunda da hem fikirler.

Unutulmaması gereken nokta, Kemalistlerin de, AKP’nin de sistemin/devletin yılmaz bekçileri olduğudur.

Şiddet ortamının ortadan kalkması için devletin tek muhatabının Öcalan olduğunu tekrar tekrar belirtme gereği duyuyoruz. Karşı durduğumuz şey, Kürd/Kürdistan Sorunu’nun Öcalan’a endekslenerek mahkum edilmeye çalışılması veya hiçbir Ulusal Hak içermeyen bazı adımlarla, (Öcalan vasıtasıyla) Kürd/Kürdistan Sorunu’nu “çözmüş” görünme senaryolarıdır.

Öcalan sorunu çözülmeden, Kürdlerin Ulusal Demokratik Mücadelesi olması gereken zemine kavuşamayacaktır. Öcalan sorununun çözülmesi, “ev hapsi” gibi yeni oyunlarla olanaklı değildir. Böyle bir gelişme, İmralı’da yıllardır devam eden senaryonun devam etmesi anlamına gelir. Çözüm, Öcalan’ın koşulsuz serbest bırakılmasından geçiyor. Bu nedenle tüm duyarlı Kürdistanlılar, “ev hapsi” ile koşulsuz serbest bırakılma arasındaki ince ve tehlikeli çizgiyi görmeli, yeni ve karanlık bir dönemin bir daha hayata geçirilmesine göz yummamalıdır.

Süleyman Akkoyun

Diğer Haberler