Öcalan’ın videolu mesajında neler vardı? Amaç neydi?

Öcalan’ın videolu mesajında neler vardı? Amaç neydi? Öcalan savunmaları, Öcalan mektubu,

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın bugün yani 9 Temmuz günü bir videosu yayınlandı.

Öcalan’ın videosu için PKK’ye yakın kaynaklar “tarihi dönemde tarihi video” gibi bazı tanımlar kullansa da özetle Öcalan’ın videosunda söylem olarak yeni denecek bir şey yoktu. 27 Şubat tarihli “PKK’yi fesih” mektubunun biraz daha genişletilmiş versiyonudur. Videonuna çok; “PKK kadrolarını ve kitlesini motive etmek, devletin elini güçlendirmek, Öcalan etrafında yaratılan miti güçlendirmek” dışında içerik olarak anlamı yoktur.

Devletin videoyu güçlü tutmak için elinden geleni yaptığı hatta Öcalan’a rahat okuması için prompter bile tahsis ettiği, iyi görünmesi içinde gerekli ışık vb tekniğin tahsis edildiği de görülüyor. Elbette kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.

PKK’nin iki manifestosundan hangisi kazandı?

Öcalan’ın 1999’da İmralı’ya gittiği andan itibaren yaşadığı “teslimiyet” sonrası söyledikleri ısıtılıp ısıtıp önümüze yeni bir deha gibi konuyor. Kürt ulusal varlığını ret eden söylemleri görüşme notu, savunma, manifesto, yol haritası, mektup vb. biçimlerde görmüştük bu kez de videolu biçimde gördük.

İnsan bazen artık aynı şeyleri eleştirmek bile istemiyor fakat Öcalan’ın bu söylemleri her defasında önümüze düştüğü için bizimde eleştirilerimiz tekrar etmemiz gerekiyor.

Şimdi bazıları bize diyecek ki “PKK silah bıraksın, niye karşı çıkıyorsunuz”. Biz PKK’nin silah bırakmasına karşı çıkmıyoruz. Tam tersine bizler bu savaşın anlamsız olduğunu ve PKK’nin Türk devletinin elini güçlendiren bir yapı olduğunu gördüğümüz 1990’lar ve özellikle de 2000’ler sonrası hep “PKK silah bırakmalıdır” dedik. Şimdi de aynı çizgideyiz. Karşı çıktığımız şey sanki PKK zafer kazanmış gibi bir edayla meydana çıkıp “amacımıza ulaştık” hadi şimdi “yeni bir süreç başlatalım yine peşimizden gelin” demesidir.

Öcalan’ın mektubunda “PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir.” Demektedir. PKK hangi amaca ulaşmıştır?  Bakın PKK’nin kuruluşundaki -Türk devletinin derin misyonunu bile bir yana bırakıyoruz” PKK’nin yazılı ve kendisinin söylediği amaçlarına bakıyoruz. Sonuç olarak PKK hiçbir amaca ulaşmamıştır.

PKK 1970’lerde “Kürdistan Devriminin Yolu” diye bir manifesto yazdı ve “Bağımsız, birleşik demokratik Kürdistan” istediğini söyledi. PKK bu amaca ulaştı mı? Hayır.

2000’lerde Öcalan ilk olarak “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Cumhuriyete” adı ile başlayan bir kitap yayınladı ve bunların tümünü de yeni bir mücadele manifestosu olarak ortaya koydu. Bu manifestoya göre “Türkiye demokratikleşecek, Kürtler Demokratik Özerklik elde edecek” amacı ortaya kondu. Sonuç olarak 25 yılın sonunda ne Türkiye demokratikleşti ne de Kürtler bir statü elde etti.

Yani PKK’nin 50 yıldır hazırladığı iki manifesto da yenilmiştir. Hiçbir kazanım elde etmemiştir.

Öcalan mesajında “Kürt varlığı tanınmıştır” diyor. Bizi bize izah etsin “Kürtler şu anda Türkiye devleti sınırları içinde ne kazandı?” Anayasal haklar elde etti mi? Hayır. Kendini yönetme hakkını elde etti mi? Hayır. Kürtler Kuzey Kürdistan’da 1950’lerde de “Ben Kürdüm” diyordu. 1980’lerde de ben Kürdüm diyordu. Kuzey Kürdistan’da Kürtlerin “Ben Kürdüm” demesinin arkasındaki güç Öcalan değildi.

50 yıldır var olan PKK ve 41 yıllık PKK’nin silahlı yapısı ile gelişen dönemde Kürtler, Kuzey’de “daha fazla asimilasyon, daha fazla kültürel dejenerasyon, daha fazla savaşın yol açtığı yozluk ve savaşa kurban giden 4-5 kuşak” dışında bir şey kazanmadı. Tüm bu olumsuz durumlar ise hala devam ediyor.

Öcalan PKK’ye yeni bir tanım getirdi

Öcalan mektubunun başında PKK ve PKK kadroları içini yeni bir tanım getiriyor. Öcalan PKK’yi “Komünalist yoldaşlık hareketi” olarak tanımlıyor.  1980’lerden bu yana PKK’yi sırtında taşıyan Botan halkı PKK’yi komünist bir hareket olduğu için mi destekledi? Hayır. Halk PKK’yi Bağımsız Kürdistan için destekledi. Kürdistan halkı “Biji Kürdistan bimre koledar” sloganı etrafında PKK’yi destekledi. Bunun için binlerce köy boşaltıldı, on binlerce insan göç etti, insanlar işkencelerde öldü, binlerce Kürt genci okulunu bıraktı, ailesini bıraktı dağlara gitti”.  İnsanlar bunları yaparken “Ulusal Kurtuluşcu” olarak hareket etti. Öcalan ve partisi Kürtleri “Kürt ulusu” olarak bile tanımlamadı, Kürt halkı diye belirsiz bir ifade kullandı. Şimdi ise Kürt halkı dediklerine “Komünalist halk-Komünist halk” diyor. Bu söylem bir halkı kandırmak değil midir? Bu bir halka ihanet değil midir?

Öcalan PKK’ye ne mesaj verdi?

Öcalan’ın mektubunda iki bölümden oluşuyordu. Birinci bölümdeki ilk 6 maddelik bölümde PKK içindeki tartışmalara dönük 6 madde de cevap verdi. Buna göre Öcalan ısrarla şunu söyledi. “Tüm bu gelişmeler benim İmralı’da yaptığım görüşmelerin sonucudur. Anlaşılan o ki PKK içinde hala Öcalan’ın taktik yaptığı veya devletin baskısı ile bu kararı aldığı yönündeki tartışmalara bir nokta koyarak “her şey benim bilgim dahilindedir” dedi ve kararları özgür iradesi ile aldığını söyledi. Ayrıca “kısır sen-ben tartışmasına” girilmemesi istendi. Yani devletin istediği konusunda işleri yokuşa sürmeyin mesajı verdi.

Aslında bu mektup PKK içinde “sürece mesafeli yaklaşan ve süreç devam eder mi” diyen düşünenlere bir ayar verdi. Yani PKK içinde eğer varsa pazarlıkta elini güçlü tutmak isteyenlere karış devletin elini güçlendirdi.

Öcalan kendisi için ne istedi?

Öcalan kendi durumuna ilişkin olarak da özel bir madde koymuştu. Bu madde Öcalan şöyle diyordu: “Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir.

Cümlenin başında Öcalan kendi durumunu önemsemiyormuş gibi bir izlenim yaratılsa da sonunda tekrardan aslında “benim özgürlüğüm esastır” gibi gizli bir ifade var. Yani Öcalan her zaman ki gibi tüm metinde aslında kendisini merkeze koydu.

Video neden şimdi yayınlandı?

Videonun altındaki tarihte 19 Haziran tarihi bulunuyor. Yani video aslında 20 gün önce çekilmiş. Büyük ihtimal video MİT ve Erdoğan’ın iznini aldıktan sonra PKK’ye verildi veya ellerindeydi ve yeni yayınlamaları kabul edildi.

Tamda PKK’li bir gurubun silah bırakacağı günlerden önce yayınlanması ise elbette Türk devletinin planına uygun bir zamanlama.

PKK içinde hala Cemil Bayık’ın (ekibi demek abartmak olur ama onun etkisindeki diye bileceğimiz küçük bir gurup) Öcalan’ın dahil olduğu süreç konusunda oldukça çekimser.  Süreç başlamadan önce her ay bir kere çıkıp konuşan ve yol haritasını belirleyen Cemil Bayık son 5 ay içinde sadece iki kez TV ekranlarına çıktı. Bunlardan sonuncusu ise PKK Kongre alanında çekilen bir toplu bir röportajdı. Ayrıca Cemil Bayık sürece inandığını hiçbir şekilde ilan etmedi. Sadece “Öcalan’ı bağlılık” sözü verdi. Ve hala aslında kendilerinin dışlanarak yapılan bu süreç konusunda içten içe küskün olduğu belirtiliyor.

Aslında mektuptaki her bir maddeye tarihi, siyasi ve sosyolojik cevap verile bilir. Ama uzatmadan videolu taşıdığı anlamı şöyle özetleye bilir: Bu videolu mesaj ile Öcalan’ın eli PKK’ye karşı güçleniyor. Devletin eli PKK’ye karşı güçleniyor. Kürtler ise 27 yıl sonra “ulu önder ve peygamber olarak sunulan Önder (!) videosu ile mest edilip yine alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete sözündeki yine kandırılmak isteniyor.
Elbette daha çok şeyler göreceğiz ama şimdilik “ Öcalan’a kazandıran, devlete kazandıran ama halka kaybettiren bir süreç” gözümüzün  önünde böyle şovlarla yürütülüyor.

Diğer Haberler