Son günlerde Şengal’de büyük bir hareketlilik yaşanıyor. Irak ordusuna bağlı çok sayıda asker ve zırhlı araç Şengal şehir merkezine girdi. PKK’ye bağlı YBŞ ve Şengal Özerk Yönetimi adlı yapıların yıllardır kontrol ettikleri kontrol noktaları Irak ordusuna anlaşmalı biçimde teslim etti.
Medya ve yerel kaynakların bildiği kadarı ile Irak ordu, polis ve Haşdi Şabi güçlerinden 11 binden fazla askeri güç Şengal’e girdi. Giren güçler hem Şengal şehir merkezi, Rojava sınırı, Kürdistan Bölgesine giden yollar ve köylerin arasındaki tüm yol hatlarını kontrol etti.
Şengal halkı: PKK, binalarını temizleyerek bıraktı gitti
DarkaMazi’nin yerel kaynaklardan aldığı bilgilere göre PKK Sinnune, Xanesor ve Kiblet köylerindeki stratejik kontrol noktalarını ve üs alanlarını Irak’a bıraktı. Bırakma biçimi önceden yapılan bir anlaşma ile devir teslimin kararlaştırıldığını gösteriyor. Çünkü Irak ordusu gelmeden birkaç saat önce PKK’ye bağlı güçler ve kurumlar üslendikleri kontrol noktaları ve binaları pikaplarla boşaltarak gittikleri bilgisi var. Yerel halk bunu teyit ediyor ve “PKK binalardaki ve kontrol noktalarındaki resimlerini ve eşyalarını topladı, sonra temizleyip bıraktı. Aradan iki saat geçmeden Irak güçleri gelip oralara yerleşti” diyorlar.
PKK ve Bağdat arasındaki 12 yıllık karanlık Şengal ortaklığı
Bu PKK’nin Irak ordusu ile yaptığı ilk anlaşma değil. 2013 yılında IŞİD’in Şengal’de Ezidi Kürtlere saldırması ile başlayan ve günümüze değin değişik biçimlerde devam eden bir anlaşmalar zinciri var. Bu dönemde Rıza Altun ve Sabri Ok gibi isimler Bağdat’ta Şii liderlerle görüşerek Şengal ve Germiyan hattına yerleşme karşılığında Irak ve İran’ın çıkarlarına uygun biçimde hareket etme sözü verdiler. Bu temelde de birçok ekonomik, siyasi ve lojistik destek aldılar.
Anlaşmanın ilk adımı 2014 IŞİD saldırısı sonrası yaşandı: PKK, Ezidilerin ve Şengal’in Kürdistan Bölgesinden koparılması karşılığında Şengal’e yerleşti. PKK, Şengal’de IŞİD karşıtı değil Peşmerge karşıtı bir güç olarak konumlandı. Bunun için de Peşmerge güçlerini düzenlendiği Şengal’i kurtarma operasyonu gibi adımlara katılmadı.
PKK; Devlet ve Şii yapıların Şengal’de güç olmasının yolunu açtı
İkinci dönem ise 2017-2018 yılları arasında yaşandı. Kürdistan bağımsızlık referandumu ve sonrasında Kerkük’ün işgali ile yeni bir dönem yaşandı. PKK Haşdi Şabi’nin direk olarak Şengal’e gelmesi temelinde Irak devleti ile anlaştı. Bu anlaşma temelinde Irak ordusu ve Haşdi Şabi Şengal’e gelmişti. Bu döneme değin direk olarak PKK bu alanda bulunduğunu kabul ediyordu. Fakat Irak devleti meselenin uluslararası boyutu nedeni ile PKK adının kullanılmasını istemedi. Kendini burada PKK adı ile resmîleştiremeyeceğini anlayan PKK’de durumu kabul etti. 23 Nisan 2018 tarihinde KCK tarafından yapılan yazılı açıklamada, “3 Ağustos 2014 koşullarının ortadan kalktığı, “Şengal ve çevresinde güvenliğin sağlandığı”, bu sebepten dolayı güçlerinin çekileceği belirtildi. Yani Haşdi Şabi’nin Şengal’e girişi Şengal’i güvenli hale getirmişti.
Elbette ki PKK çekilmedi. Sadece bazı Ezidi yüzleri aktifleştirip, Şengal’i Haşdi Şabi ile ortak yönetmeye devam etti. O dönem PKK ve Haşdi Şabi kendi arasında anlaşma yapmış ve Şengal’deki idari makamları kendi aralarında paylaşmıştı.
2025 yılı teslimiyetinin arka planı:
Üçüncü dönem ise hala devam ediyor: 2013-2025 yılı arasındaki 12 yıl boyunca PKK, İran cephesinin bir parçası olarak kendine Güney Kürdistan’da yer açmaya çalıştı. Birçok yerde Peşmerge güçlerine saldırdı, Hewler ve Duhok çarşılarının yakarak ekonomik savaş verdi. Ve özellikle de medyada aralıksız bir düşmanlık yaptı. Fakat Kandil PKK’sinin dahil olduğu Şii cephe Esad rejiminin yıkılması ile büyük bir darbe aldı. PKK tam ne yapacağını bilemez durumdayken. Öcalan ve Türk devletinin sürece müdahalesi oldu ve Öcalan PKK’yi tekrardan Türk devlet sistemi dahilinde hareket ettirdi.
PKK yönetimi şu anda bir yandan Öcalan’ın sıkıştırması ile sessiz duruyorlar. Fakat Cemil Bayık’ın başını çektiği PKK yönetimi İran ile ilişkileri de tümden bırakamıyor. Çünkü Süleymaniye’deki varlığı, İran sınırına yerleşmesi varlığı, İran yaptığı PJAK anlaşması, Şengal ve Mahmur kampı gibi çok önemli mevzileri var. Bu nedenle de Irak ve İran devleti ile zıtlaşmadan Irak ve Güney Kürdistan’daki varlığını devam ettirmek istiyor. Bu nedenle de Irak’ın taleplerinin tümünü karşılıyor.
Talimat İmralı’dan mı?
PKK’nin kendini feshi ve silah bırakma süreci kamuoyuna yansıyanın dışında çok yönlü biçimde devam ediyor. Şengal’de PKK’nin mevzilerini teslim etmesinde, Türk devletinin talebi ve İmralı’nın payı olduğu da gelen bilgiler arasında. Türk devleti Irak ve Türkiye arasındaki “Kalkınma yolu projesinin Şengal hattından geçmesini ve alanda Kürt güçlerinin olmasını istemiyor, aynı biçimde Irak’ta istemiyor. Bu nedenle Şengal’de mevzi değişimi sadece PKK ve Irak arasındaki bir anlaşma değil, bölge güçlerinin anlaşmasına benziyor.
Irak neden şimdi Şengal’de mevzilerini güçlendirdi?
Irak devletinin Şengal’de mevzilerini güçlendirmesi ve büyük askeri güç yığmasının zamanlaması oldukça dikkat çekici. Çünkü hem bir Kürdistan karşıtı hareket var hem de kendini bir savaşa hazırlama süreci var.
Irak ve Şii milisler şu anda İsrail ve ABD tarafından oldukça sıkıştırılmış durumda. Ortadoğu’daki kaosta Irak’ın geleceği oldukça tartışmalı, Irak’ın üç ayrı devlete bölünmesi tartışması var ve Irak kendini olası bir İsrail savaşına hazırlıyor. Hatta Irak’taki Şiiler kendini Irak’ta bir iç savaşa hazırlıyor. Bu nedenle de Ordu ve milis yapılar ciddi bir hareketlilik yaşıyorlar ve ayrıca mevzilerin güçlendiriyorlar. Şengal’e 11 binden fazla güç gönderilmesi de bu çerçevede yapan bir durum olarak okumak yanlış olmayacak.
Irak tüm alanlarda özellikle de sınır hattında mevzilerini güçlendiriyor. Suriye ve Rojava sınırı da bu sınırların başında geliyor. Irak uzun vadede Rojava’da yaşanacak gelişmelere karşı da pozisyon almak için Şengal’e yerleşmek istiyor. Yani Rojava ve Güney Kürdistan arasında bir Şii- Arap hattı oluşturmak isteniyor. Şii Irak rejimi ve milisler Kürdistan Bölgesi’ni sıkıştırmak ve 140 madde kapsamındaki Kürdistani bölgelere güçlü biçimde yerleşerek bu bölgeleri Kürdistan’dan kalıcı biçimde koparmak istiyor. Ve Şengal’de bu planda oldukça stratejik bir yer tutuyor. Yani Irak devleti Şengal’de bir anti-Kürdistan koridoru oluşturuyor. (Hatta daha doğrusu var olan Kürdistan karşıtı koridoru güçlendiriyor).
Yani PKK’nin Şengal’i Irak’a bırakması Irak Şii rejiminin Kürtlere, Sünni Araplara, Rojava’ya ve Batı’ya karşı elini güçlendirmiştir.
PKK, Bağdat ile yaptığı anlaşmayı gizledi, medyası KDP’yi hedef yaptı
Irak Şii Rejimi ve PKK arasındaki mevzi devir teslimi kamuoyunda ve hatta Ezidi savaşların içinde de tepki topladı. Bu nedenle PKK, Bağdat ve Milis yönetimi ile yaptığı anlaşmayı Şengal’deki yönetiminden gizledi.
Eldeki bilgilere göre Şengal’deki PKK’li ve Kuzeyli kadrolara “hiçbir çatışma olmayacak, süreçten bilginiz olduğu halka yansıtılmayacak” talimatı gitti. Yine PKK Çıra TV üzerinden Şengal halkını manipüle ederek olaydan bilgisi yokmuş gibi davrandı ve KDP’yi hedef yaptı. PKK medyasındaki haberler ve PKK’li isimlerin açıklamalarında Irak ordusunun Şengal’e girmesinden KDP sorumlu gösterildi.
PKK, mevzilerini Kürtlere teslim etmedi
Yukarda çizdiğimiz çerçeveye bakılınca son güç gün Şengal’de PKK ve Iraklı Şii yapılar arasındaki mevzi devir teslim meselesi Kürtlerin hayrına bir pozisyon olmadığı anlaşılacaktır. Ortadoğu’da Kürtlerin bu denli kritik bir pozisyonda durduğu bir dönemde PKK’nin mevzilerini gizli saklı biçimde Irak’a teslim etmesi de Kürtler için önemli bir kayıptır. PKK, 2013 yılından bu yana gerektiğinde Rojava ve Suriye’de mevzilerini Esad lehine bıraktı. Gerektiğinde Irak ve Güney Kürdistan’da Mahmur-Karaçoğ, Germiyan ve Duzxurmatu vb yerlerde mevzilerini Irak lehine bıraktı. PKK, Kandil’de Casusan tepesini İran lehine bıraktı. Behdinan’da Haftani, Metina, Zap, Avaşin, Xaxurke vb yerlerde mevzilerin Türkler lehine bıraktı. Fakat Kürtler için hiçbir şekilde mevzilerini bırakmadı. Tek bir mevzisini Peşmerge güçleri için bırakmadı. Eğer üç gün önce Şengal’e giden güç Haşdi Şabi değil de Peşmerge gücü olsaydı, hatta Ezidi Peşmerge bölükleri olsaydı PKK saldırmakta hiç tereddüt etmeyecekti.
PKK yönetiminden Bese Hozat ve Mustafa Karasu gibi üst düzey isimlerin “Şengal Irak’ın bir parçasıdır” biçimindeki açıklamalarının aslında PKK’nin gerçek zihniyetini gösterdiği de böylelikle bir kez daha ortaya çıkmıştır.