2024 yılı Ekim ayından bu yana Türk devleti ile PKK arasında muhteviyatı tam bilinmeyen, taraflar da dahil kimsenin adını tam koymadığı “süreç” diye adlandırılan bir durum var. İmralı ile devlet arasındaki bu ilişkinin karmaşık ve gizli ilişkinin sonunun nereye gideceği belli değildir. Her iki tarafında yani devlet ve PKK süreci kendi kitlelerine kabul ettirme, tepkileri giderme gibi bir amaçları var. Bu nedenle de aslında bir propaganda süreci başlatmış durumdalar. Devlete sorsanız kitlesine “terörü bitirdik, şimdi onları affediyoruz” diyor. PKK’ye sorsanız “Kürt meselesindeki amacımıza ulaştık yeni bir mücadele başlatıyoruz” diyorlar. Yani şu anda TV ekranlarında her iki taraftan da duyduğumuz her şey aslında bir propaganda.
Tüm bu gerçekler net olarak görülüyor. Bu gerçeğin net olarak görülmesine rağmen herkes
-değişik nedenlerle- PKK’nin silah bırakma sürecini destekledi. İran vb. bazı bölgesel güçler içten içe rahatsız olsa da kimse çıkıp “PKK silah bırakmasın” demedi.
PKK, Başkan Barzani’nin sürece destek açıklamasını istismar ediyor
Neredeyse tüm Kürtler de sürece açık destek verdi. En büyük destek ise Kürdistan’ın en boğuşmalı süreçlerine tam 78 yıldır tanıklık yapan Başkan Barzani’den geldi. Başkan Barzani açık bir şekilde “Türkiye’de barış ve çözüm sürecine yönelik tutumumuz değişmemiştir. Her türlü çaba ve fırsatı değerlendirerek bu süreci desteklemeye devam ediyoruz. Barış, sorunların çözümünün tek doğru yoludur” dedi.
PKK her konuyu istismar ettiği gibi Başkan Barzani’nin “çözüm” için verdiği desteği de istismar etmek istedi. PKK, Kürtlerin Öcalan’a bu süreç nedeni ile yapılan her eleştiriye “Mesut Barzani’de Öcalan’ın görüşlerini destekliyor” biçiminde yanıt veriyorlar. Oysa ki mesele öyle değildir. Başkan Barzani’nin desteklediği ve desteklemediği şey bellidir. Başkan Barzani çıkıp “Öcalan’ın ideolojisini destekliyorum, Öcalan’ın 50 yıllık mücadelesini destekliyorum, PKK’nin geçmiş pratiğini destekliyorum” gibi bir açıklaması olmamıştır. Başkan Barzani Öcalan’ın 27 Şubat tarihli mektubunun içeriğini de desteklememiştir. Başkan Barzani’nin desteklediği şey çok nettir. “Başkan Barzani Kuzey Kürdistan’daki sorunun görüşme diyalog yolu ile çözülmesini destekliyor.”
Oysa ki PKK, Öcalan’ın Kürtlerin ulus olma hakkını elinden alıp bir halk haline getiren ve Türk ulusunun bir parçası yapan ideolojik ve paradigmal sistemini Başkan Barzani’nin adı ile aklamaya çalışıyor. Başkan Barzani’nin desteği ile bu Kürtsüz ideolojilerine Kürdistani bir imaj vermeye çalışıyorlar.
Başkan Barzani ve Barzani hareketinin çizgisi nettir. İdeolojik ve fikri saiklerle değil Kürt halkının kendini yönetme talebi ile hareket ediyorlar. Somut bir talep olarak Özerklik koşullar olursa bağımsız devlet yaklaşımları da nettir. Başkan Barzani bölge güçlerinin ve ABD gibi yapıların tehdidine rağmen Kürdistan bağımsızlık referandumundan geri adım atmamış bir liderdir. Bunun Öcalan’ın Kürtler için kültüralist çözüm bile talep etmeyen” yaklaşımı ile alakası yoktur.
Başkan Barzani Kuzey’in savaş kıskacından çıkmasını istiyor
Başkan Barzani reel siyaset yapan biridir. PKK’nin silah bırakmasını birçok somut nedenle de desteklemiştir. Öncelikle PKK ve Türk devleti arasındaki silahlı süreci 1980’lerden beri yakından takip ediyor. PKK’ye ilk silah desteği yapan kişiydi. Fakat zaman içinde PKK’nin bir aparat olarak kullanıldığını gördü. PKK’nin elindeki silahlı Türk devletini Kürtlerin haklarını tanımaya zorlamak gibi bir amaç taşımadığını net olarak biliyor. Bunun sadece Kürtlere yıkım getirdiğini en net gören kişidir. Bakınız Başkan Barzani Kuzey Kürdistan’daki Hendek Felaketini engellemek için bile devreye girdi. HDP’ye “Hendekler halka zarar veriyor” uyarı yaptı. Yani öncelikle Başkan Barzani Kuzey halkının anlamsız ve hiçbir zaman sonuç almayacak bir çatışma çarkına mahkum olmasını engellemek istiyor.
Başkan Barzani, PKK’nin bölge güçlerinin taşeron yapısı gibi kullanılmasını engellemek istiyor
Öte yandan Başkan Barzani, PKK’nin silah bırakması PKK’nin silah, Irak ve Türkiye tarafından bir milis gücü gibi Kürtlerin bağımsızlık taleplerine karşı kullanılmasını azaltacağını ön görüyor. Başkan Barzani PKK’nin 1980’de Saddam ile, 1990 ve 2012’den sonra İran ile Güney Kürdistan’a saldırdığını biliyor. Başkan Barzani PKK’nin bir taşeron güç olarak kullanılmasını engellemek istiyor.
Başkan Barzani, Güney Kürdistan’ın savaş alanı olmasını engellemek istiyor
Ayrıca Başkan Barzani PKK’nin silah bırakmasının Güney Kürdistan coğrafyasının PKK ve TSK’nın danışıklı dövüşü ile savaş meydanı yapılmasını engelleye bileceğini ön görüyor. Ayrıca PKK’nin KDP şahsında Kürdistan Bölgesi’ni hedefleyen her güç ile ortaklık yaptığını, Kürdistan’ı içten içe çürüten bir stratejisi olduğunu görüyor. Arap Baharı ile beraber PKK’nin Kürdistan Hükümeti’ni zayıflatmak için çok yönlü bir strateji ile hareket ettiğini iyi biliyor. Kendini fesh ile bu tehlikenin bir nebze olsa azalabileceğini düşünerek hareket ediyor.
Başkan Barzani İmralı- Ankara görüşmelerinin bir Kürt çözüm süreci olmadığını görüyor ve fakat ortada var olan bir çözümsüzlük ve çürümüşlük vardır. Bu çürümüşlüğün aşılması bile Kürtler açısından pek çok yönden ön açıcı olacaktır düşüncesi ile sürece destek veriliyor.
Ayrıca bazı çevreler Başkan Barzani’nin sürece çözüm vermemesi gerektiği yönün de görüş belirtiyor. Başkan Barzani geçmişte “Kürtler nerede yaşıyor olursa olsun, özgürlükleri ve hakları bizim ortak davamızdır” demişti. Kuzey Kürdistan’da haliyle aşılması gereken PKK’nin pozisyonudur. Başkan Barzani’nin “Ben PKK’nin ne mal olduğunu biliyorum” diyerek küsme ve kendini geri çekme şansı yoktur. Mecburen var olanı muhatap alıp onunla mücadele ediyor.
Başkan Barzani’nin sürece desteği onun Ulusal liderlik misyonu gereğidir
Başkan Barzani’nin, Türkiye’deki çözüm sürecine verdiği destek, sadece siyasi bir taktik değil; onun bir Kürt ulusal önderi olarak misyonunun doğrudan bir yansımasıdır. Bu bağlamda Barzani’nin tutumu, Kürt ulusal davası ve dört parçada yaşayan Kürtlerin birlik, barış ve hak temelli çözüm arayışlarının öncülüğü açısından çok katmanlı bir anlam taşır.
PKK’nin Başkan Barzani’nin sürece verdiği desteği istismar etmeye çalışması anlaşılırdır. Fakat özellikle Güneyli aydınların ve Güney Kürdistan medyasının da Başkan Barzani’nin politik tutumunu doğru anlamadığı görülüyor. Sanki Başkan Barzani Öcalan’ın, Türk devletinin şahsını desteklediği veya yürütülen süreç mükemmel bir barış süreciymiş gibi yaklaşılması yanlıştır. Hakikatleri ve tarihi gerçekleri dile getirmek ise aydınların ve medyanın görevidir. Fakat maalesef ki Güney medyası PKK medyası ile Türk medyasının manipülasyon çalışmalarını aşmak yerine bunların ayak izlerinden giden yanlış bir duruş gösteriyor. Sanki gerçekten ortada zafer kazanan bir PKK ve sorunu çözmek isteyen bir Türkiye hükümeti varmış gibi hareket ediyorlar. Başkan Barzani’nin tutumunu takip edemiyorlar.
Yani genel hatları ile bakınca Başkan Barzani’nin tutumunun tam anlaşılmadığını göre biliriz.
Başkan Barzani bir strateji adamıdır, politika insanıdır. En önemlisi de Kürt ulusal birliğinin moral lideridir. Bu da onun ulusal önderlik sorumluluğu çerçevesinde yaptığı stratejik ve simgesel bir jesttir. İyi anlaşılması halinde 100 yıllık Kürt sorunun çözümünde rol oynayacaktır.